top of page

Depresyon ve EMDR Terapisi

Yazarın fotoğrafı: Ömer UslusoyÖmer Uslusoy

Güncelleme tarihi: 8 Şub

Depresyon, diğer bir adıyla ruhsal çökkünlük, arasında en eskiden beri ruhsal problem olarak tanımlanmaktadır. Depresif hisler zaman zaman kişilerin hayatında yer alan duygulardır. Bir sınavda başarısız olmak, aile ve arkadaşlarla tartışmak, romantik bir ilişkinin bitişi gibi durumlar birçok insanda depresif duygu durumunu ortaya çıkarabilmektedir. Ancak bunun duygu durumu bozuklukları olarak değerlendirilmesi için bu durumun uzun süredir yaşanıyor olması ve şiddetli olması gibi kriterler gerekmektedir. Duygu durumundaki bu değişiklik yoğun ve sürekli olduğunda hem özel hayat hem de iş yaşamı etkilenmektedir. Majör depresyon olarak tanımlanan durum, tek kutuplu duygu durumu bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Majör depresif epizot ölçütlerine göre, en az 2 hafta boyunca günün önemli bir bölümünde depresif durumun sürüyor olması ve buna ek olarak değersizlik ve suçluluk gibi duygular, bitkinlik gibi davranışsal belirtiler ve iştah ve uyku düzenindeki bozulma gibi fiziksel belirtiler gibi belirtiler bulunmalıdır. Majör depresif bozukluğa çoğu zaman kaygı da eşlik etmektedir. Majör Depresif bozukluk olarak tanımlanmayan ancak benzer belirti gösteren doğum sonrası hüzün/ depresyon ve yas süreci olarak belirtilebilir. Yas durumunda, majör depresyon ile benzer belirtiler görülse de yas sürecinde normal tepki aralığında kaybın ardından 2 ay içerisinde belirtiler azalır. Devam eden bir süreç olduğunda majör depresif bozukluk düşünülebilmektedir. Doğum sonrası hüzün ise doğumu izleyen 10 gün içerisinde görülür ve genellikle kendi kendine geçer. Doğum sonrası hüzün şiddetli olduğunda, majör depresif bozukluk olasılığı da artar. Depresyon tanısı konan kişilerde genetik örüntü incelendiğinde, ailesinde tek kutuplu bozukluk olması depresyon riskini 2 ila 3 kat arttırdığı görülmüştür. Bununla birlikte dopamin gibi beyindeki nörokimyasalların da depresyon üzerinde etkisinin olduğu belirtilmiştir. Hormon düzenleyici sistemdeki anomaliler, nörofizyolojik ve nöroanatomik etkenler ile biyolojik ritimlerdeki değişiklikler de depresyon üzerinde etkili bulunmuştur. Kişinin sosyal çevresi evlilik ve aile yaşantısı da klinik depresyon kapsamında değerlendirilmektedir. Yalnız ve sosyal destekten yoksun olan kişilerin depresifleşmeye daha yatkın olduğunu ve depresyondaki kişilerin sosyal desteğinin daha az olduğu yapılan çalışmalarla desteklenmektedir. Ayrıca yapılan çalışmalarda, geçimsizlik yaşayan evli çiftlerde, çiftlerden birinin klinik depresyonda olduğu ve evlilikten memnun olmama ile depresyon arasında yüksek korelasyon bulunduğu belirtilmiştir. Depresyonda psikolojik nedenlere bakıldığında, stres faktörünün majör depresyon başlangıcında güçlü bir rol oynadığı görülmüştür. Yaşanan kronik stres, psikolojik sağlamlık ve erken yaştaki travmatik durumlar kişinin yetişkinlik dönemindeki stresli olaylara karşı olan duyarlılığını arttırmaktadır. Kişinin kendisi ile ilgili olumsuz inançları, kişinin çevresiyle ilgili olumsuz inançları ve kişinin gelecek ile ilgili olumsuz inançları negatif duygulanım örüntüsünü yaratmaktadır. Olumsuz inançlar, kişinin şu andaki davranışına kaynaklık eden ve dile getirilmeyen inançlardır. Genellikle “- meli, - malı” şeklinde olan zorunluluk şeklindeki kuralları da içerebilmektedir. Örneğin başarısızım biçiminde negatif kognisyonu olan bir kişi, başarılı olmalıyım biçiminde bir kurala da sahip olabilir. Bu olumsuz inancın nasıl geliştiği ve bunu nasıl öğrendiği sorunun çözümü için en büyük adım olmaktadır. Eğer depresyon travma bazlı oluşmuş ise, EMDR ile travma çalışıldığında, duygu durumunda olumlu değişimler gözlenmektedir. Travma; kompleks yas, çocukluk çağı istismarı, cinsel istismar ve ihmal gibi durumları kapsamaktadır. Bu durumda EMDR ile oldukça etkili sonuçlara ulaşılmaktadır. Yapılan çalışmalarda özellikle çocukluk çağlarındaki, terk edilme, istismar, kayıp, ihmal gibi durumlar ve bağlanma ile ilgili travmaların yetişkinlikte depresyon gelişmesine neden olabildiği kanısına varılmıştır. Bu durumda kişinin erken çocukluk döneminde bakım verenleri ve ebeveynleri ile ilişkisi derinlemesine incelenmektedir. Bu durumda kişilerin travma odaklı çalışması, depresyonun çözümlenmesine yardımcı olmaktadır. EMDR terapisi, güçlü terapötik ilişki ile, travma odaklı şekilde depresyona yaklaşır. Bu sayede, şu anki depresif semptomların köküne inerek bloke eden inançları ortadan kaldırır. Bununla birlikte yeni beceriler ve kişilerle sosyal etkileşimlerin oluşabilmesine yardımcı olur. Hazırlayan: Klinik Psikolog Ecem Dokuman Gülsoy


Kaynakça:

  • Beach, S. R., & Jones, D. J. (2002). Marital and family therapy for depression in adults.

  • Bonanno, G. A., & Kaltman, S. (1999). Toward an integrative perspective on bereavement. Psychological bulletin, 125(6), 760.

  • Butcher, J. N., Mineka, S., & Hooley, J. M. (2013). Anormal psikoloji. İstanbul: Kaknüs Yayınları.

  • Cacioppo, J. T., Hughes, M. E., Waite, L. J., Hawkley, L. C., & Thisted, R. A. (2006). Loneliness as a specific risk factor for depressive symptoms: cross-sectional and longitudinal analyses. Psychology and aging, 21(1), 140.

  • Clak, D. A., & Beck, A. T. (1999). Scientific foundations of cognitive theory and therapy of depression. John Wiley & Sons.

  • Dunlop, B. W., & Nemeroff, C. B. (2007). The role of dopamine in the pathophysiology of depression. Archives of general psychiatry, 64(3), 327-337.

  • Goodman, S. H., Brand, S. R., Gotlib, I. H., & Hammen, C. L. (2009). Handbook of depression.

  • Harkness, K. L., & Lumley, M. N. (2008). Child abuse and neglect and the development of depression in children and adolescents. The Guilford Press.

  • Miller, L. J. (2002). Postpartum depression. Jama, 287(6), 762-765.

  • Shapiro, R. (2009). EMDR solutions II: For depression, eating disorders, performance, and more. WW Norton & Company.

  • Schmaling, K. B., Dimidjian, S., Katon, W., & Sullivan, M. (2002). Response styles among patients with minor depression and dysthymia in primary care. Journal of abnormal psychology, 111(2), 350.

  • Türkçapar, M. H. (2009). Klinik uygulamada bilişsel-davranışçı terapi: depresyon. HYB Basım Yayın.

Comments


Büyükesat Mahallesi Mahatma Gandi Caddesi No: 102/4 Çankaya - ANKARA

Tel-1: 0 (312) 446 76 57 

Tel-2: 0 (530) 170 04 80

  • White Facebook Icon
  • White Twitter Icon

© 2025 Özel Yaşam Aile Danışma Merkezi Tüm Hakları Saklıdır.

bottom of page